Aenbi Books Kuralları

24 Kasım 2020


Not: Sevgi Alis Yıldırım’ın konuşmasından derlenmiştir.

Benim lisansım Sosyoloji, yüksek lisansım Psikoloji, Aile Danışmanlığı ve Aile Arabuluculuğu’dur. Ömrüm eğitimle geçti. Yıllarca koçluk ve NLP de okuttum. Sayısını unuttuğum kadar eğitimlere koşturdum. Ben Merkür, Spica kavuşumu olan bir kadınım, eğitime doyamam. Astroloji, ezoterizm, reenkarnasyon Hermetizm konularına da -42 yaşındayım şu an- 17 yaşından beri bulaşmış durumdayım. (Bu tarz konulara meraklı olmam biraz da aileden geliyor galiba. Dolayısıyla işim çok ve her gün bir unvanmı duyarsanız da şaşırmayın. Unvanlara gerek yok. Esas olan, geldiğin yer ve bilgiyi ne için kullandığındır.) O nedenle, “iletişim kuralları”, Aenbi Books’un en önem verdiği konulardan biridir.

Geçmişten bu yana ekip olarak -yeni katılan arkadaşlarımıza da yaptığımız hizmet içi eğitimlerde kendimizi aktardık- şöyle bir üslubumuz var. Karşımızdaki ile empati kurabilmek bizim için çok önemlidir. O nedenle her zaman karşımızdaki kişiyi, Aile Terapisinin kurucusu Sosyal Hizmet Uzmanı Virginia Satir’in ortaya koyduğu 5 tip üzerinden görüyoruz. (Size de herkesi bu şekilde görmenizi tavsiye ederim):

Virginia Satir, (Üniversitedeyken en sevdiğim karakterlerden biriydi. Psikoloji ve ilişkiler üzerine analiz okumayı seviyorsanız,mutlaka tavsiye ederim.) her kültürden on binlerce aile ile çalıştıktan sonra, muazzam bir model yaratıyor.

Virginia Satir diyor ki; insanlar hakkında şunu çok iyi öğrendim:

“Her insanın içinde, biyolojisinden kaynaklanan 5 kişi yaşar.” Satir, bu her kişiyi, bir tip olarak tanımlıyor.

  1. Suçlayıcı tip: Bir şeylerin kabahatini sürekli başkalarında arar.
  2. Kabullenici tip: Kendisini kurban pozisyonuna sokar ve bir şeyin kabahatini sürekli kendisinde arar, “Benim yüzümden oldu” der.
  3. Dengesiz (Şaşırtıcı) tip: Aynı konuya sürekli farklı tepkiler verir; ne zaman, ne yapacağı belli olmaz.
  4. Bilgisayar tip: Kuralcı, katı, asla esnemez, karşı tarafla empati kurmaz, duyguları reddeder, anlayışsızdır.
  5. Dengeleyici tip: Bir olay karşısında anlık duygu ve düşüncelerini işin içine karıştırmadan karşısındaki kişinin enerjisini dengeye oturtur.

Aenbi Books’un vizyonunu kurgularken oynadığım rol, beşinci tipti. Bugün bu iletişim seminerini “beşinci tip” için dinliyorsunuz. Çünkü empati kurabilmek ve konuşma dilimize dikkat etmek, Aenbi Books için çok önemlidir.

Örneğin; Whatsapp, telefon, internet ya da yüz yüze buluşmalarınızda, yani her türlü konuşmalarınızda; içinize bir kurt düştüğünde; karşı tarafın ses tonu veya söylediği bir kelime, sizin içinizde, hoşunuza gitmeyen bir duygunun “tuşuna” bastığında; işte o an durun. Karşı tarafa hiç cevap vermeyin. Çünkü bu aşamada içimizdeki 5 tipten birini seçmemiz gerekiyor. “Suçalayıcı mı, kabullenici mi, dengesiz mi, bilgisayar mı yoksa dengeleyici tipi mi seçeceğim?” diye düşünmelisiniz. Çünkü bu tiplerin hepsi içimizde bilimsel olarak var ve hepimiz iletişim kurarken gün içinde bilinçsizce bu tiplere bürünüyoruz. Ancak böyle bir durumda seçmemiz gereken, “beşinci tip” olmalı.

Peki dengeleyici yanımızı nasıl devreye sokabiliriz?

Bozulan sinirimizi (içimizde basılan bizi rahatsız eden duyguyu) düzeltmek için önce birkaç nefes alıp, karşı tarafın içinde neyi (hangi duyguyu) uyandırmak istediğimize odaklanacağız.

Kişiye; cümle, ses tonu, mimik, jest ya da davranışının manasının ne olduğunu gerçekten tam olarak anlamayı çok istediğimizi sevgi ifadelerimizi de kullanarak belirtip, kişinin içinde uyandırmak istediğimiz centilmenlik ve sevgi tuşuna basacağız.

Bir gün bir üstat ile aramızda şöyle bir diyalog geçti ki; o anı, kalbime kazındı. Şöyle demişti: “Sana baktığımda benim içimde neyi uyandırdığına dikkat et! Alis, insanların içinde neyi uyandırmayı seçiyorsun? Seçimini yap! Böyle bir şeyi duyunca, önce anlamadım, şaşırdım. Yani “İnsanların hangi tuşuna basacaksın, genellikle?” diyordu. Düşünmeye başladım: Adım Sevgi. Burcum Terazi; sevgi ve adaletin burcu. Güneşimi Venüs yönetiyor. Sevginin gezegeni Venüs. İnsanların içinde ben ne uyandıracağım? Cevap; insanların içinde sevgi uyandırmamla ilgili değil. Varlığım zaten bu; ama “Sevgi ile insanların içinde ne uyandıracağım?”, mesele bu. Diğer ismimin, Alis’in anlamını düşünüyorum. Alis, köken olarak Aramice. Sonra da İngilizceye devrolmuş ve şimdi de pek çok dilde kullanılıyor. Çok eski bir kelime ve en eski manası; doğru söyleyen, dürüst kişi. Bu anlam da Jüpiter’e denk gelir, astrolojide. Venüs, Jüpiter temaları… Dürüstlük, sevgi verme… Yıldırım, şimşekler; Jüpiter ve Uranüs’tür. Elektrikten kaynaklı Uranüs; ama şimşekler tek başına kavram olarak Jüpiter, Zeus’tan geliyor. O zaman ben hızlıyım ve etkileyiciyim, dürüstüm, sevgi doluyum, sevgi verebilirim. O zaman bu üçü, karşı tarafta neyi tıklasın? Cevap: Centilmenlik. Bu kadar. Cevabım karşısında alnıma baktı birkaç saniye. Bir şey oldu, gözleri kızardı. Hocamın da yaşı epey vardı. (O sırada çevirmenim de var yanımda, cümlelerimizi çeviriyor. Çünkü ezoterik İngilizceye gücüm yetmiyor.) Adamın burnu sızladı bana bakarken. Hiçbir şey söyleyemiyorum anlamında kafasını salladı. “Tamam, doğru.” dedi. Kendim hata yapsam bile her şeye karşı nazik ve centilmen olma öğüdünü kendime vererek, “Böyle durumlarla karşılaştığımda kendimi tekrar merkezime taşımayı seçiyorum.” dedim. Bunu bir oyun olarak değil gerçekten böyle hissederek yapacağım. Bu bir oyun değil, bir kişisel gelişim değil. Çünkü, “Ben insanların içindekini, dengeye getiren taraf olacağım” diyerek o gün o maya rahibine söz verdim. Söz verdiysem, sözümü tutacağım. Dolayısıyla hocamın bu sorusuna çok kıymet veriyorum. Ben böyle yaşıyorum, içimden öyle geliyor. İşte Aenbi Books’un vizyonunun temeli dengedir. Dengeye ise centilmenlik ile gelinir. Centilmen, yazılı ve sözlü uyarılarda bulunduğunda ses tonuna çok dikkat eder.

Ses tonlarıyla ilgili üniversitelerde okutulan özel akademik bir bilgiyi paylaşacağım şimdi sizlerle:

İletişimde 3 farklı ses tonu vardır; bağırma ses tonuyla konuşma, kısık ses tonuyla konuşma, orta ses tonuyla konuşma.

Bağırma ses tonuyla konuşanlar derken, azarlamaktan bahsedilmiyor. Kişi öyle bir konuşuyor ki, apartman dinliyor, iş yerinde diğer birimler duyuyor. O insanın normal ses tonu o. İşte o kişinin gerçeği şudur: Hayatında içini dökmek istediği en az bir kişi var ve o kişi, onu duymuyor ya da kişinin hayatta cevaplarını bulamadığı soruların sayısı çok. Bu durum, kimsenin onu duymamasıyla ilgili değil, kişinin kendi sesini başkasına duyaramamasıyla (birine derdini anlatamaması, birinin kişiyi anlamaması gibi) ilgilidir. Kişi bir konuyu takıntı yaptıysa, istemsizce günlük hayatta yüksek sesle konuşur ve çevresindekiler de o kişiden kaçar.

İkincisi, özellikle annelerin çocuklarına, yöneticilerin personellerine emir, komut verirken kullanmasını istediğimiz ses tonunudur; yani kısık ses tonu.

Modern hipnozun kurucusu, 80’li yılların başlarında kaybettiğimiz, Amerikalı Psikiyatrist Milton H. Erickson (Hayranım ona, onun hipnoz yöntemini öğrenmek, sanırım 7 buçuk yılımı almıştı, yani o alanda çok koşturdum.), kısık ses tonuyla neler yapılabileceğini şöyle kanıtlıyor:

Öğrencilerin, asistanların sohbet ettiği gürültülü bir yemek masasının baş köşesine oturuyor ve masanın diğer ucundaki tuzluğu istemek için yanındakine kısık bir ses tonuyla sadece “Uzat!” diyor. Birkaç saniye sonra da masanın diğer ucundaki tuzluk, Ericson’a geliveriyor.

Kısık sesle konuşurken, komutlar az, öz, en fazla 2 ya da 3 kelime, olmalıdır. En etkili yöntem komutu tek kelime olarak seçmektir: Gel, götür, al, yap, et vb. Kısık sesle ve kişinin gözünün içine hafif dalgın bir şekilde kişinin sağ tarafına bakarak kısa ve öz bir cümle ile komut verdiğinizde personelinizi ya da çocuğunuzu muhteşem yönetirsiniz. Kısık ses, yöneticilerin kullanması gereken önemli bir ses tonudur. Sınıflarda öğrencilere ders anlatırken kısık ve bağırma ses tonu kullanılmaz. Çünkü öğretmen, yönetici değildir. Sınıfta kullanılması gereken ses tonu, ortadır.

Peki orta karar ses tonu modeli nedir, yazı dilinde orta karar ses nasıl kullanılır?

Öncelikle yazı dilinde bağırma ses tonunu nasıl fark ederceğinizi size bir örneklendirme ile anlayatım:

Yazışırken bir konu olur, bir arkadaşımız da bir cümle yazar. O cümle hepimizin içinde bir tuşa basar. Benim içimde alınganlık tuşuma bassın, ben kırılırım veya kızgınlık tuşuma bassın, ben sinirlenirim. Kurduğu cümle ile farkında olmadan içimizdeki tuşa basan kişi, Virginia Satir’in tespit ettiği 5 tipten, dengeleyici tip hariç diğer dört tipten, birini -muhtemelen de en sert olan bilgisayar tipi- oynuyordur. Diyelim ki cümlesi, olumlu duygu -gülücük emojisi gibi- ifadeleri de barındırmıyor. Normal konuşma dilinde o sert gibi duran cümle şakaya vurup geçilebilir; ama iş yazı diline geldiğinde çırıl çıplak duran 3-5 kelimelik o cümle, o an içimizde Bilgisayar tipinden şikayetçi olan kişinin Bilgisayar tipine takılır.

Peki sonra ne olur?

O yazışmada iki Bilgisayar tip karşı karşıya gelir ve aralarında duygudan yoksun net kuralların açığa çıktığı sert konuşmalar geçer. Kurallar, Satürn’dür. Kişiler, Satürn’ün Koç’taki enerjisini karşı karşıya getirmiş demektir. İlk yazıyı yazan Satürn-Koç’u oynuyorsa, karşısında Satürn-Koç teması güçlü kişinin içindeki düğmeye basar.

İlk Satürn-Koç hamlesine, Satürn-Koç hamlesi ile tepki veren kişi kimdir?

İlk Satürn-Koç hamlesine Satürn-Koç hamlesi ile tepki veren kişi; özel hayatında veya iş hayatında, Satürn-Koçlar tarafından istismar edilen, duygularının sömürüldüğünü düşünen kişilerdir. Çünkü, durduk yere ikinci Satürn-Koç enerjisi uyanmaz. İkinci kişi, belli ki hayatında haksızlığa uğruyor ve gerçekten gücü bir yere kadar yetiyor. Dolayısıyla herhangi bir yerde Bilgisayar tip, yani uyumu bozan Satürn-Koç enerjisi hissettiğinde, o kişinin üstüne gitmeye başlıyor. İkinci kişinin verdiği tepki, yazılı dilde Bağırma ses tonudur.

Peki ilk Satürn Koç enerjisiyle konuşan kişiye nasıl davranmalıyız?

Aenbi Books kuralları şöyle der; “Dengeye gel, kurallarına sadık kal. Gerekirse esnet kuralları ama dengeye getir. Yani hepimizin içinde olan beşinci tipi seç ve dengeleyici ol.”

Dengeleyici tipler; centilmence, adaletli, tarafların birbirini anladığı, özür dileyecek kadar kutsal ruhlarıyla -bütün ruhlar kutsal ama onlar bi’ tık daha öndedir bizden, bilin. Her yiğidin harcı değildir, hatasını anlayıp özür dilemek- bize örnek olurlar ve birden biz de dengeye geliriz. Dengeli tiplerin ses tonları da orta karardır. Yazı dilinde orta karar ses tonunu Dengeleyici tipin bakış açısıyla oluştururuz.

Milton H. Erickson der ki; kısık ses tonuyla yaptığım hipnozdan elde ettiğim başarıyla orta karar ses tonu ile elde ettiğim başarı arasındaki tek fark; orta karar ses tonu ile yaptığım hipnozdaki iyileşme kalıcıdır. Yani kalıcı ilişkiler, orta karar ses tonu ile mümkündür.

Senelerdir yöneticilere öğrettiğim bir teknik var: Sandviç tekniği.

Diyelim ki, Whatsapp grubunda gırgır şamata, çok güzel bir yazışma oluyorken bir anda biri, “Öyle mi?”, “Derken?” gibi duygu ifadelerinden (emoji ya da güzel bir kelime) yoksun bir cümle yazdı. Böyle bir cümle karşısında o grupta bir anda yazışmalar durabilir. Sıklıkla karşılacabileceğimiz bir durumdur bu. Her taraf buz keser, kimse artık gülücüklü yazı da yazmaz. Bir anda konuşma durur. Onu yazan kişi, kaba biri değildir aslında ama o an, o grubun frekansında değildir. Oradaki havadan haberi yoktur. Hızlı bir şekilde gruba girmiş, yazışmaların tamamını okumadan konuya kendini dahil etmiştir. Hayatında başka biri ile ilgili iletişimini olduğu gibi o gruba yansıtmıştır. Yani kişinin bilinçdışı zannediyor ki, hayatındaki o zorluk anı devam ediyor. Ve grupta gergin havayı estiren o cümleyi yazış nedeni de aslında budur.

Grupta empatiden yoksun kişiler varsa, birden bire cümlesiyle grupta soğuk rüzgarlar estiren kişi ile ilgili şöyle bir düşünce oluşur: “Aman boş ver, o da böyle biri.” Ancak empatik insanlar ise gerginliğe neden olan arkadaşları hakkında şöyle düşünürler: “O bir insan ve o bizim bir parçamız, bizim kıymetlimiz, ne demek boş ver.”

Gruplarınızda bu örnekteki gibi bir olay yaşadığınızda, derhal 4 tipi hatırlamalısınız. (Ben size onu yapıyorum. Geceleri grup yazışmaları okurum. 2 gece okuyamazsam üçüncü gece mutlaka okurum. Okuduğum yazışmalara göre; kişiyi değerlendiririm: Bu kişi, derim, şu anda gruba girmeden önce canına okumuşlar, sert bir şey yaşıyor. Şu kişi Bilgisayar tiplere karşı tepkili. O yüzden içindeki bilgisayar tipi ortaya çıkardı. Bu kişi, bugün her ne yaşadıysa ya sürekli birilerini suçluyor ya da kurban psikolojisine girmiş. Gününü olduğu gibi buraya yansıtmış. Ya da bugün çok tutarsız ilişkilere maruz kalmış ve dengesiz davranıyor.) Tutumuna göre kişinin, gün içinde bu 4 tipten hangisine maruz kaldığını ve o tipin kendisinde bıraktığı duygu durumundan çıkamadığını anlayacaksınız. Yani o kişi ile önce empati kuracaksınız.

Sonra da onun cümlesine cevap olarak, sonuna tatlı emojiler de koyarak “Canım benim, sen yeni yazdın ya, önceki konuşmaları bilmiyorsun. Öncelikle hoş geldin. ‘Derken?’ yazarken ne demek istediğini bize biraz açar mısın? Biz seni bilgilendirelim, sen de bizi bilgilendir.” yazarak işe başlayacaksınız. Böyle yaptığınızda karşınızdaki kişi, 4 tipten hangisini size çıkarmış olursa olsun siz onun içindeki 5. tipi yani dengeleyiciyi çıkarmış ve kişinin bir anda stresini topraklamış olursunuz. Çünkü bu yaklaşım karşısında kişi şunu düşünür: “Biri var; beni umursuyor, benimle ilgileniyor ve fikrimi önemsiyor, gülücükler koymuş yani o kişi dost demek ki.” Sorunuz karşısında kişi tehdit edilmediğini, kendisine değer verildiğini anladığı için orta karar sesle içini dökmeye başlar. İşte bu aşamada siz de Sandviç Tekniğini tam olarak uygulayacaksınız.

Konuşma sırası size geldiğinde; “Biliyor musun, bu öneri harika. Sen çok güzel bir fikir söyledin. Bunu bence grup olarak tartışabiliriz (Olumlu cümlelerle ekmeği koyduk) ama (şimdi malzemeleri içine dizeceğiz; sıra olumsuz cümleyi adilane bir şekilde söylemekte) “Biliyor musun, söylediğin şey, şu konuları iyileştirmiyor ve problemi çözmüyor ama şu konuştuğumuz başka konuyu ve onun problemini çözüyor. Peki çözümleyemediğimiz konularla ilgili başka bir önerin var mı?” dersiniz. Bu soru karşısında kişi, “Yok.” diyorsa “Tamam, senin önerin şu konuları çözdüğü için arkadaşlara bu önerini sunalım ve hep birlikte bir istişare edelim. Diğer konular için önerisi olan var mı diye diğer arkadaşlara soralım” dedikten sonra (şimdi ekmeği güzel bir sözle kapatma zamanı) “Güzel önerilerin için sana çok teşekkür ediyorum.” diyerek konuyu kapatırsınız. Böylece; 5. tip, orta karar ses ve sandviç tekniğini kullanarak hem karşı tarafın içindeki dengeleyici tipi uyandırmış hem de stresli bir durumu dengeye getirmiş olursunuz.

Tam olarak Sandviç Tekniği budur.

Genelde de hepiniz empatisi yüksek kişilersiniz. Bu arada çok gurur duyuyorum ve mutluyum; aklı başında, çok olgun ve düzgün insanlarla yürüyor olmaktan. Yani sizlerle olmak büyük onur verici.

Paylaş